Tiroid bezi nedir?
Tiroid bezi, boynun ön tarafında, ortada, gırtlağın hemen önünde yer alan bir iç salgı bezidir. 18-20 gram ağırlığında ve 5-6 kesme şeker büyüklüğündedir. Tiroid bezinin şekli kabaca bir kelebeğe benzemektedir. Kelebeğin sağ kanadı gibi olan kısmına sağ lob, sol kanada uyan kısmına sol lob denilmektedir. Ayrıca, bu lobları bağlayan isthmus adı verilen köprü benzeri bir bölümü bulunmaktadır. Kıvamı çok yumuşaktır; sağlıklı tiroid bezi, muayenede kolay fark edilemeyebilir.
Tiroid bezinin vücuttaki görevi nedir?
Tiroid bezi, tiroid hormonu salgılamaktadır ve bu hormon, kan yoluyla vücuttaki her dokuya taşınmaktadır. Tiroid hormonu vücudumuzda; büyüme, gelişme, enerji oluşumu ve enerji kullanımı, vücut ısısının sağlanması ve devamlılığı, her türlü metabolizma faaliyeti, diğer hormonlarımızın üst düzeyde etkileri ve enzimlerin normal işlevlerinde çok önemli roller üstlenmektedir.
Hipertiroid ve hipotiroid nedir?
Çeşitli hastalıklarda bu hormonlarının fazla üretilip salgılanması (hipertiroidi) ya da olması gerekenden az üretilmesi ve salgılanması (hipotiroidi) söz konusu olabilir. Tiroid bezinin hastalıkları oldukça yaygın görülmektedir.
Tiroidit ve Hashimoto tiroiditi nedir?
‘Tiroidit’ terimi, tiroid bezinin inflamasyonu yani iltihabı anlamına gelmektedir. Tiroiditin birçok olası nedeni vardır. Kronik lenfositik tiroidit olarak da bilinen Hashimoto tiroiditi, hipotiroidizmin genel olarak en yaygın nedenidir. Tiroid bezine karşı gelişen antikorların kronik iltihaba neden olduğu otoimmün bir bozukluktur. Otoimmün hastalıklar, bağışıklık sisteminin, vücudun kendi dokusunu yabancı gibi algılayıp, saldırıya geçtiği bozukluklardır. Hashimoto tiroiditinde bu antikorların neden oluştuğu kesin olarak bilinmemektedir. Bununla birlikte ailevi özelliği çok belirgindir. Bu durum, zaman içinde, tiroid bezinin hormon üretme yeteneğini bozmaktadır. Bu gittikçe azalan tiroid fonksiyonu, hipotiroidizm yani vücutta tiroid hormonu yetersizliği durumu ile sonuçlanmaktadır. Hashimoto tiroiditi, sıklıkla orta yaşlı kadınlarda görülmekle birlikte, herhangi bir yaşta ve erkekler ve çocuklarda da ortaya çıkabilmektedir.
Hashimoto tiroiditinin belirtileri nelerdir?
Tablo, yıllar içinde çok yavaş ilerlediği için, Hashimoto tiroiditinde hastaların erken dönemde hiçbir şikayeti olmayabilir. Tiroid peroksidaz (TPO), tiroid hormonlarının üretiminde rol oynayan bir enzimdir. Zamanla tiroidit, yavaş gelişen kronik hücre hasarına neden olur ve guatr yani tiroid büyümesi ve tiroid yetersizliği ortaya çıkar. Hastalarda hipotiroidi belirtileri gelişmeye başlar. Hipotiroidi belirtileri arasında halsizlik, kilo artışı, bulunmaktadır.
Hashimoto tiroiditine özgü belirti ve bulgular yoktur; ilk başta fark edilmeyebilmektedir. Bazen, boynun ön kısmında hafif bir şişlik dikkati çekebilir. Bu hastalık tipik olarak yıllar içinde yavaşça ilerler. Kronik tiroid hasarına yol açarak, kanda tiroid hormonu düzeylerinin düşmesine neden olur. Belirti ve bulgular temel olarak, tiroid bezinden hormon üretimi yetersizliğine (hipotiroidizm) bağlıdır. Belirtileri arasında; halsizlik, rehavet, soğuğa tahammülsüzlük, barsak tembelliği, soluk ve kuru cilt, yüzde şişkinlik, tırnak kırılganlığı, saç dökülmesi, dilde büyüme, açıklanamayan kilo artışı, adalede ağrı, hassasiyet, sertleşme, eklem ağrısı ve sertleşme, adale güçsüzlüğü, aşırı ve uzamış adet kanamaları veya başka şekilde adet düzensizliği, depresyon, hafıza sorunları, egzersiz toleransında azalma bulunmaktadır.
Hashimoto tiroiditinin nedenleri nelerdir?
Hashimoto tiroiditi, bağışıklık sisteminin tiroid bezine hasar veren antikorlar geliştirdiği otoimmün bir hastalıktır. Bu süreci neyin tetiklediği halen kesin olarak bilinmemektedir. Bazı araştırmalar, bir virüs ya da bakterinin bu yanıtı tetikleyebileceğini düşündürmektedir. Ayrıca, muhtemelen genetik kusurlar da rol oynamaktadır. Kalıtım, cinsiyet, yaş gibi birtakım faktörlerin bir araya gelmesi, bu hastalığın gelişme olasılığını belirleyebilmektedir.
Hashimoto tiroiditinin risk faktörleri nelerdir?
Hashimoto tiroiditi gelişimini tetikleyen risk faktörleri şu şekilde sıralanabilir:
• Cinsiyet: Hashimato tiroiditi kadınlarda daha sık görülmektedir.
• Yaş: Her yaşta görülmekle birlikte orta yaşta daha sıktır.
• Genetik: Aile üyelerinde tiroid ya da başka otoimmün hastalık bulunanlarda, Hashimato tiroiditi gelişme olasılığı daha fazladır.
• Başka otoimmün hastalık: Romatoid artrit, tip 1 diyabet ya da lupus gibi başka bir otoimmün hastalık bulunması, Hashimato tiroiditi riskini arttırır.
• Radyasyon maruziyeti: Aşırı düzeyde çevresel radyasyona maruziyet, Hashimato tiroiditi gelişimi riskini arttırır.
Hashimoto tiroiditinin komplikasyonları nelerdir?
Hashimoto tiroiditinin neden olduğu hipotiroidizm tedavi edilmezse, birtakım sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Bunlar:
• Guatr: Tiroid bezinin hormon salgılama için sürekli TSH tarafından uyarılması, bezi büyütebilmektedir. Hipotiroidizm, guatrın en yaygın nedenlerinden biridir. Genellikle rahatsız edici olmamakla birlikte, büyük guatr görüntüyü etkileyebilir ve yutkunma ya da nefes alma güçlüğü yaratabilir.
• Kalp sorunları: Hipotiroidizm, LDL-(kötü) kolesterol düzeylerini arttırarak kalp-damar hastalığı riskini arttırabilir. Ayrıca, kalp büyümesi ve kalp yetmezliğine yol açabilir.
• Ruh sağlığı sorunları: Hashimato tiroiditinde erken dönemde depresyon gelişebilir ve zaman içinde ciddileşebilir. Zihinsel fonksiyonlarda yavaşlamaya yol açabilir. Her iki cinsiyette cinsel istekte azalmaya neden olabilir.
• Miksödem: Tedavisiz kalmış Hashimoto tiroiditinin neden olduğu uzun süreli hipotiroidizme bağlı gelişebilen nadir, yaşamı tehdit eden bir durumdur. Uyuklama, sersemlik hali, bilinç kaybı ile karakterizedir. Miksödem koması, soğuğa maruziyet, sedatif kulanımı, enfeksiyon ve başka streslerle tetiklenebilir. Acil medikal tedavi gerektiren bir durumdur.
• Doğum defektleri: Hashimoto tiroiditine bağlı tedavi edilmemiş hipotiroidizmli kadınların doğurduğu bebeklerin doğum defektli olma riski, sağlıklı anne bebeklerinden daha fazladır. Bu çocuklarda entelektüel ve gelişimsel sorunlara eğilimin daha fazla olduğu düşünülmektedir. Hipotiroid gebeliklerle, bebekte kalp, beyin ve böbrek sorunları arasında da bir ilişki vardır. Gebelik planlandığında ya da gebeliğin erken döneminde, tiroid hormon düzeylerinin kontrolü önerilmektedir.
Hashimoto tiroiditinin tanısı nasıl konulmaktadır?
Hashimato tiroiditi tanısı bazı kan testleri ile konur:
• Hormon testi: Kan testleri ile tiroid bezi ve hipofiz bezinin ürettiği tiroid hormonlarının miktarı belirlenebilir. Tiroid bezi yavaş çalışıyor ise, tiroid hormonu düzeyleri düşük olacaktır. Aynı zamanda, hipofiz bezi, tiroid bezini daha fazla hormon üretmesi için uyarmaya çalıştığı için, TSH düzeyi de artmıştır.
• Antikor testi: Hashimato tiroiditi otoimmün bir hastalık olduğu için, anormal antikor üretimi karakteristiktir. Kan testi, tiroid hormonlarının üretiminde önemli bir rol oynayan tiroid peroksidaza karşı antikorların (TPO antikorları) varlığını gösterebilir. Daha az özgün olmakla birlikte, çoğunlukla yüksek saptanan diğer bir antikor, anti-tiroglobulin (anti-Tg) antikorudur.
Geçmişte, belirtiler ilerleyene kadar hipotiroidizm tanısı konamamaktayken, duyarlı TSH testlerinin kullanılmaya başlanmasıyla tiroid bozuklukları çok daha erken ve genellikle belirtiler başlamadan tanınabilmektedir.
TSH testi en iyi tarama testidir. TSH düzeyi ayrıca, hipotiroidizmin yönetiminde de önemli bir role sahiptir. Başlangıçta ve izlemde, ilacın doğru dozunu belirlemede yardımcıdır. Antikor testinin ise, tanı koyma ve doğrulamadan başka bir rolü yoktur. Tedavi sırasında düzeyinin normale gelmesi beklenmez. Takipte yeri yoktur.
Hashimoto tiroiditinin tedavisinde hangi yöntemler kullanılmaktadır?
Hashimato tiroiditinin tedavisi, gözlem ve ilaç kullanımını kapsamaktadır. Hormon eksikliği kanıtı yoksa, tiroid fonksiyonları normalse, ‘bekle ve gör’ yaklaşımı uygulanabilir. İlaç gereksinimi varsa, bunun yaşamın kalan kısmında devam etme olasılığı yüksektir.
Sentetik hormonlar ile tedavi
Hashimato tiroiditi, tiroid hormonu yetersizliğine neden oluyorsa, tiroid hormonu ile yerine koyma tedavisi gerekebilir. Bu, genellikle sentetik tiroid hormonu levotiroksinin günlük kullanımı şeklinde uygulanmaktadır. Sentetik levotiroksin, hormonun tiroid bezinin ürettiği doğal versiyonu olan tiroksine benzerdir. Ağızdan uygulamayla, yeterli hormon düzeylerini sağlar ve hipotiroidizmin tüm belirtilerini giderir. Levotiroksin tedavisi genellikle ömür boyu devam eder, ancak gerekli olan doz değişebileceği için, TSH düzeyleri, hekimin belirleyeceği belli aralıklarla kontrol edilmelidir.
İlaç dozunun monitorizasyonu
Başlangıçta levotiroksinin doğru dozajının saptanması için, tedavinin birkaç haftası içinde TSH düzeyi kontrol edilir. Aşırı miktarda tiroid hormonu, kemik kaybını hızlandırabilir; osteoporoz gelişimine ya da mevcut osteoporozun şiddetlenmesine neden olabilir. Levotiroksin ile aşırı tedavi, kalp ritim sorunlarına da yol açabilir. Koroner arter hastalığı ya da ciddi hipotiroidizmi olanlarda, genellikle doz düşük miktarda başlanır ve kademeli olarak arttırılır. Bu, kalbin metabolizmadaki hızlanmaya adapte olmasına olanak sağlar.
Levotiroksin uygun dozda kullanıldığında, önemli bir yan etki beklenmez ve düşük maliyetli bir ilaçtır. Ürün markası değiştirildiğinde, doğru dozaja devam edildiğinden emin olmak için hekim ile temas kurulmalıdır. Doz atlanmamalıdır ve ilaç bırakılmamalıdır. Böyle bir durumda, belirti ve bulgular tedricen tekrar ortaya çıkacaktır.
Başka maddelerin etkileri
Bazı ilaçlar, destek ürünleri ve bazı gıdalar levotiroksin emilimini etkileyebilmektedir. Levotiroksin, mutlaka sabah aç karına, kahvaltıdan en az yarım saat önce, tek başına alınmalıdır. Demir ya da demir içeren multivitamin ürünleri, kolestiramin (kolesterol düşürücü), bazı antiasitlerde bulunan alüminyum hidroksit, sukralfat (ülser ilacı), kalsiyum ürünleri, soya ürünleri, yüksek lifli gıdalar, levotiroksin emilimini etkileyebilir. Bu ürünler, tedaviden en az birkaç saat sonra alınmalıdır.
Tedavide hormon kombinasyonuna ihtiyaç var mıdır?
Levotiroksin, doğal T4’ün sentetik formudur. T4, vücutta T3’e dönüştürülür. Çoğu hasta tek başına levotiroksin ile başarılı bir şekilde tedavi edilirken, bazı hastaların levotiroksin ile şikayetleri tam düzelmemektedir. Standart T4 tedavisine, küçük miktarda T3 eklemenin yararı olup olmadığı araştırılmıştır; genel olarak tek başına T4 kullanımına göre avantajı olmadığı düşünülmektedir. Tiroid ameliyatı olmuş hastalarda, T3 eklemenin yararı olabileceği bildirilmiştir. Bu konuda araştırmalar devam etmektedir.
T3 ayrı olarak verilebileceği gibi, T4 ile birlikte hazır kombinasyon şeklinde de verilebilir. Bu tip kombinasyonların aşırı T3 üretimine neden olarak aritmi, kaygı ve uyku bozukluğuna neden olabileceği bildirilmiştir.
Tek başına T4 ile yeterince rahatlamayanlarda, standart levotiroksin tedavisine 3-6 ay süre ile T3 eklenerek deneme yapılabilir.
Bazı hastalarda, sık tekrarlayan ya da belirli durumlarda ortaya çıkan boyunda baskı hissi olabilmektedir. Çoğu zaman, hekim değerlendirmesinde bu baskıyı açıklayan tiroid büyümesi, yer kaplayan lezyon saptanamamaktadır. Bununla birlikte, tedavi ayarsızlığı, ilaç yetersizliği bir neden olabilmektedir.
Hastaların önemli bir kısmında, hekim kontrolünde yeterli levotiroksin dozunun sağlanması ve idame ettirilmesine rağmen, halsizlik, enerji düşüklüğü gibi bazı önemli yaşam kalitesi bozukluğu göstergeleri düzelmemektedir. Halen, bu durumun nedeni net olarak ortaya konabilmiş değildir. Hastalarda bu sorunlara yol açabilecek, sıklıkla eşlik edebilen B12 ve D vitamini başta olmak üzere multivitamin, demir, diğer mineral eksiklikleri değerlendirilmeli ve gereğinde yerine koyma tedavileri verilmelidir.
Hashimoto ve glüten ilişkisi nasıldır?
Bir otoimmün hastalık olan Hashimoto tiroiditine sıklıkla başka otoimmün hastalıklar eşlik etmektedir. Çölyak hastalığı da, böyle bir hastalıktır. Hashimoto tiroiditi olanlarda, Çölyak hastalığı daha sık görülmesine rağmen, glutensiz beslenmenin Hashimoto’ya katkısı net olarak bilinmemektedir.
Hashimoto tiroiditi tedavisinde selenyum takviyesinin faydası var mıdır?
Selenyum, tiroid hormonu sentez basamaklarındaki tiroid peroksidaz (TPO) enziminin kofaktörüdür. Hashimoto tiroiditinde bu enzime karşı antikor oluşmaktadır. Birçok araştırmada, selenyum desteğinin, bu antikor düzeylerini düşürebildiği gösterilmiştir. Ancak, selenyum takviyesinin, Hashimoto tiroiditinin doğal seyrine etkisi halen bilinmemektedir. Araştırmalarda, henüz ilaçsız hastalarda ilaç kullanma gereksinimini ertelediği ya da ortadan kaldırdığı gösterilememiştir. Benzer şekilde, ilaç kullananlarda, ilaç kullanımına olumlu etkisi yani doz azaltabilme ya da ilacı bırakabilme gibi etkileri olup olmadığı halen bilinmemektedir.
Hashimoto tiroiditi hastaları iyottan uzak mı durmalıdır?
Aşırı iyot maruziyeti, Hashimoto tiroiditinde antikor düzeylerini yükseltip tiroid bezi tahribatını arttırarak hipotiroidiyi derinleştirebilir. Ancak bu, yüksek miktarda iyot alımı ile olabilir. Hastalarda, iyot kısıtlamaya, iyotsuz tuz kullanmaya gerek yoktur. Günlük iyot ihtiyacı karşılanmalıdır; iyotlu tuz kullanmaya devam edilmelidir.
Hashimoto tiroiditi olan kadınlarda gebelik takibinde nelere dikkat edilmelidir?
Gebeliğin ilk üç ayı, fetusun organ ve sistemlerinin gelişiminin önemli bir kısmının gerçekleştiği kritik bir süreçtir. Bu süreçte tiroid hormonu mutlak bir gereksinimdir ve fetusun bu gereksinimi annenin hormonlarından karşılanır. Hashimoto’lu bir kadın bu sürece hazır başlamalıdır. Bu da ancak, gebeliğin planlandığı andan itibaren ilgili uzman hekimin kontrolüne girmekle mümkün olur. Hedef TSH değeri değişecektir. Bu hedef, gebelik öncesi sağlanmalıdır. İlaç kullanan hastanın dozu değişebilecektir. İlaç kullanmayanın, ilaca başlaması gerekebilecektir. Dolayısıyla, gebelik planlandığı andan, oluşan gebeliğin sonuna kadar hassas bir takip süreci gerekecektir. Ayrıca, tiroid fonksiyon bozuklukları, doğurganlık sorunu, düşük, erken doğum ve diğer doğum dönemi sorunları, anneyle ilgili önemli sağlık sorunlarına yol açabilmektedir.