"Romanların, o tarihten bu yana gerek kültürleriyle gerek sıra dışı yaşamlarıyla toplumun ayrılmaz bir parçası olageldiğine kaydeden Özçeri “sanıldığının aksine Roman kimliğinin hazreti Nuh’un oğullarına kadar dayanmaktadır”
Anadolu coğrafyasına 10. yüzyıl civarında göç etmiş olan Romanların, o tarihten bu yana gerek kültürleriyle gerek sıra dışı yaşamlarıyla toplumun ayrılmaz bir parçası olageldiğine kaydeden Özçeri “sanıldığının aksine Roman kimliğinin hazreti Nuh’un oğullarına kadar dayanmaktadır” dedi.
Roman topluluğunun kanaat önderi Metin Özçeri ““Romanlar, Kanuni’nın iskan politikalarıyla Balkanlara yerleştirildi ve burada uç beylikleri kurdu. Avrupadaki romanlar Türk olarak adlandırılmış. Balkan Savaşları’nda da çok şehit vermişlerdir. Bunlardan bir tanesi de dedemdir ”dedi.
Bugüne kadar Roman dernekleriyle ortaklaşa çalışarak problemlerin üzerine gittiklerini ifade eden Özçeri
“Nüfusun artmasıyla köylerden kentlere göç eden Romanlar, mesleklerini kaybetti. Eğitim ayağında da başarılı olamadıkları için toplumda risk grupları oluşmaya başladı” dedi.
Başbakan eski danışmanı Tarım Bakanı’nın başdanışmanı Roman toplumunun kanaat önderi Metin Özçeri “Roman vatandaşlar bu toplumun asli unsurudur” dedi.
Türkiye Yazarlar Birliği İzmir şubesi tarafından organize edilen Cumartesi Kültür Sohbetlerinin bu haftaki konuğu Başbakan eski danışmanı ve Tarım Bakanının baş danışmanı Metin Özçeri Roman vatandaşlar ile ilgili tarihsel süreçle birlikte günümüzde yaşanan problemleri konuştu.
Anadolu coğrafyasına 10. yüzyıl civarında göç etmiş olan Romanların, o tarihten bu yana gerek kültürleriyle gerek sıra dışı yaşamlarıyla toplumun ayrılmaz bir parçası olageldiğine kaydeden Özçeri sanıldığının aksine Roman kimliğinin hazreti Nuh’un oğullarına kadar dayandığını, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de imparatorluk coğrafyasında önemli unsurlardan olduğuna dikkat çekerek
“Romanlar, Kanunu Sultan Süleyman’ın iskan politikaları kapsamında Balkanlara yerleştirildi ve burada uç beylikleri kurdu.
Oradaki bütün romanlar Avrupalılar tarafından Türk olarak adlandırılmış. Hatta Türk Casusları diye de çok katliamlara maruz kalmışlardır.
Balkan Savaşları’nda da çok şehit vermişlerdir. Bunlardan bir tanesi de benim dedemdir. Türkiye’de 3 milyonun üzerinden Roman toplumu olduğunu biliyoruz. Roman toplumunun şu anda önlemlerini almazsak ileride çok büyük risk grupları oluşacak. Bunun için eğitime önem verilmesi gerekiyor.
Bu toplumun gelişmesi için herkesin elinin taşın altına koyması gerekir. Bu toplum, ileride ülkemiz büyük bir badire ile karşılaştığında canını verebilecek bir toplumdur ”şeklinde konuştu.
Tarihi süreç içerisinde en fazla zulme maruz kalmış, iftiraya maruz kalmış toplumun maalesef roman toplumu olduğuna dikkat çeken Özçeri,
“ Dolayısıyla bu iftiralar ve ön yargılarla toplum içine kapanmıştır. 1990'lara kadar meslekleriyle beraber kendilerini idame etmişler, günübirlik yaşamışlardı.
Görünmüyorlardı ve bizim insanlarımızdı. Esmer vatandaşlarımızdı. 1990’lı yıllardan sonra dışarıya açılmışlar ve enstrümancılık yapmaya başlamışlar. Türk toplumunun her kesiminde ideolojik yapılanma olurken roman toplumunda hiçbir zaman ideolojik yapılanma olmamıştır.
Hiçbir badirede taraf olmamış, her zaman bayrağının, ülkesinin ve Türkiye'nin yanında yer almıştır. ”dedi.
Özçeri roman toplumunun problemleri olduğunu devlet olarak bu problemlere çözüm bulunması gerektiğini ifade ederek
“Geçmişten günümüze birtakım önyargılar ile yaklaşılan Romanlar, sosyal dışlanma başta olmak üzere, yoksulluk, işsizlik, barınma, temel hak ve hizmetlere erişememe ve bunlardan yararlanamama gibi pek çok sorunla birlikte yaşamlarını sürdürmüşlerdir.
2009'da Romanların bu durumunu biz gördüğümüz zaman Romanların ilerideki durumunu sezmeye başladık. Çünkü böyle devam ederse bir millette eğitim çok az seviyede olursa, orada sosyal sıkıntılar ve marjinal gruplar oluşur.
2009 yılında demokratik açılım içerisine onları dahil ettik. 2009'dan bu yana yaptığımız çalışmalarda çok önemli mesafelere kaydettik. Fakat takdir edersiniz ki toplumların değişmesi 1 ile 10 yıl arasında mümkün değil.
Birçok bakanlıklarla beraber çalışmalar sürdürdük. 27 Nisan 2016'da Roman Eylem planını yürürlüğe sunduk. 5 Bakanlık burada çalışıyor. Bunun içerisinde üniversite, TUİK, TUBİTAK ve Roman STK'ları oldu. Eksikliklerimizi bu eylem planına dahil edeceğiz.
Bu bağlamda sadece hükümetin eylem planı yapması yetmiyor. Bu gibi projelerinde dernekler tarafından hayata geçirilmesini arzuluyoruz.”
Bugüne kadar ciddi çalışmaları Roman dernekleriyle ortaklaşa çalışarak problemlerin üzerine gittiklerini ifade eden Özçeri “Nüfusun artmasıyla köylerden kentlere göç eden Romanlar, mesleklerini kaybetti.
Eğitim ayağında da başarılı olamadıkları için toplumda risk grupları oluşmaya başladı. AK Parti'nin iktidara gelmesiyle sağlık sorunumuzu tamamen çözdük fakat içine kapalı kalması, kendini yetiştirememesi ve geleceğe hazırlanamaması sebebiyle Romanlar hâlâ birçok sıkıntıyla yüz yüze.
1934 yılında, o zamanki konjonktüre göre İskân Kanunu'na 'Çingeneler, casuslar, mülteciler Türkiye topraklarında barındırılamaz, sınır dışı edilir' diye bir madde konulmuş.
Bu yasa Romanların ön plana çıkmasını hep engellemiş. Birçok Roman akademisyen, sanatkâr, bilim adamının kendilerini gizleyerek başka toplumlar içerisinde kendini kaybettiğini biliyorum. 2006 yılında bu maddeyi mevzuattan çıkardık.
Ansiklopedilerde, kitaplarda aşağılayıcı ifadeleri temizledik" dedi.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.