Oğulcan Gök, BİLGİ Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Yıldız ve İşletme Fakültesi Pazarlama Lisans Programı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Süerdem danışmanlığında yapay zekâ tabanlı bir algoritma geliştirdi. Bu algoritma yardımıyla 1950’den bu yana “Billboard Top 100” şarkıları incelendi. Şarkılarda kullanılan kelime ve deyimlerin uğradığı değişimler, insanların en çok nelerden etkilendiği, toplumdaki ruhsal durumların nasıl şekillendiği gibi konular derin öğrenme metoduyla gün yüzüne çıkarıldı.
“Kelimelerin algısı değişmiş”
Algoritmanın kelimeleri birer vektör haline getirip, anlam olarak birbirine yakın vektörlerin birbirine yakın, olmayanların ise birbirine uzak konumlaması üzerine kurulu olduğunu belirten Oğulcan Gök, projeyle ilgili şu ifadeleri kullandı; “Word2vec algoritması ile yaptığımız çalışmada gördük ki aynı kelimelerin taşıdığı anlam, toplumun o dönemdeki sosyokültürel duruşuna göre değişebiliyor. Yaşanan gelişmeler ve travmalar, kelimelerin toplumsal algısını ve kullanılış biçimini kökünden değiştiriyor. 70’lerde ‘gay’ kelimesi ‘neşeli insanlar’ olarak görülürken 80’lerde tablo değişmiş. 80’lerde kötü bir anlam taşıyan ‘uyuşturucu’ kelimesi, 90’ların gelip çatmasıyla birlikte ‘gülümseme’ algısı yaratmaya başlamış.”
Yapay zekâ çığır açıyor
Projenin mentorluğunu üstlenen Dr. Öğretim Üyesi Tuğba Yıldız ise yapay zekâ ve derin öğrenme gibi teknolojik gelişmelerin hayatın her alanında insanlara yardımcı olduğunu belirtti. Dr. Öğr. Üyesi Yıldız; “Biz de tüm bu çalışmaların sosyolojik olarak nasıl değerlendirilebileceğini, toplumsal davranışları nasıl tespit ve kategorize edebileceğini görmek istedik.yürüttüğümüz projede topladığımız şarkı sözleri üzerinden kelime öbeklerinin jenerasyonlar boyunca ne gibi anlam değişikliklerine uğradığını inceledik. Şarkılar bu noktada toplumsal eğilimleri yansıtma niteliğiyle bizim için önemli bir çalışma zemini oluşturdu. Yola çıkarken çalışma sınırımızı dönemin ruhunu en iyi yansıttığına inandığımız hit parçalarla sınırlandırdık. Önümüzdeki dönemde kitap, film ve hatta blog gibi toplumsal etkilerin daha iyi gözlemlenebileceği mecralara da odaklanmak istiyoruz” dedi.
Projeye destek veren BİLGİ İşletme Fakültesi Pazarlama Lisans Programı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Süerdem ise yapay zekânın algoritmaları okuma ve görülmeyecek örüntüleri fark etmede önemli bir yeri olduğunu belirtti. Prof. Dr. Süerdem; “Toplanan verilerin iyi incelenmesi gerekir. Derin öğrenme önümüzdeki dönemde çığır açmaya devam edecek. Önemli olan bu teknolojileri kolaycı bir şekilde kullanmaktan kaçınmak ve yanlış yargılarda bulunmamaktır” dedi.
“Patates Püresi Dansı”
Projeden yapılan çıkarımlara dair bir örnek veren Prof. Dr. Süerdem, “60’lı yılların şarkılarında geçen ‘potatoes’ kelimesinin, o dönemin şarkılarını diğer dönemlerden ayıran bir özellik olarak gördük. Yaptığımız araştırmada ‘Mashed Potato Dance’, yani patates püresi dansı akımının o yılların popüler kültüründe önemli bir yer tuttuğunu ve birçok şarkıya konu olduğunu gördük. Bu durum, algoritmanın neden o kelimeyi ön plana çıkardığını anlamamıza yardımcı oldu. Bu noktada neden dansa ‘Mashed potato’ adı verildiğini merak ettik. 1950’lerin sonunda laboratuvarda ‘Yukon Gold’ adı verilen, soyulması, kızartılması ve haşlanması kolay bir patates türü geliştirildi. Lisanslanan bu tür, diğer patates türlerinin yerini aldı. Kolaylık ve rahatlığından dolayı Amerikan hayat tarzını temsil eden bir sembol haline geldi. 60’lı yıllar sadece şarkılarda değil, tüm popüler kültürlerde ‘patates yılları’ olarak öne çıktı” dedi.