İnsanların ihtiyacı olan bu önemli konuyu Dünya Değişim Akademisi’ndeki Değişim Uzmanına sorduk,
çok etkileyici bilgiler edindim bu bilgileri sizlerle paylaşıyorum.
‘’Birey geçmişi ne kadar çok özümserse ulaşacağı anlayış zirvesi de o kadar yüksek olur. İşte o zaman
insan geçmişe takılıp kalmaz ve en üstün anlayışa doğru ilerler. Bu durumda birey varoluşun tüm
güzelliklerini ve lütuflarını anlar.
Yalnızca tüm geçmişini sindirmiş anlayış insanı, geçmişi daha üstün bir anlayış için kullanabilir. O
zaman bir gün bireyin anlayışçıya dönüşme zamanı gelip çatar. Bu noktada insanın içindeki güç sahte
‘’otoriteleri’’ ve tabuları paramparça eder.
Anlayışlı başkaldırı anlayışın ilerlemesini sağlar. İnsan içsel anlayış ışığını keşfeder. Bireydeki içsel
anlayış ışığı tüm özgür değerlerin nihai kaynağıdır. O zaman insan birincil yükümlülüğünün; İçsel, gizli
yaratıcı potansiyelini insanların anlayışının yükselmesi için kullanmak olduğunu anlar.
Yalnızca tüm enerjilerini insanlığın anlayışının yükselmesi için kullana insan bir kuantum sıçrama
yaparak yeniden doğabilir. Herkes bir çocuk olarak doğar. Bu işin kolay tarafıdır, asıl zor olan ikinci
kere doğmaktır.
İlk defa doğan çocuk anlayıştan kıttır. Onun anlayış geliştirmesi gerekir. Fakat ikinci kere doğan çocuk
tam bir anlayış çocuğudur. İlk çocukluk süt dişleri gibidir, onlar dökülmeye mahkûmdur ve onların
yerine gerçek dişer çıkar.
Tıpkı bunun gibi birinci çocukluk anlayışsızlığa mahkûm dur, yalnızca ikinci çocukluk gerçek anlayışa
sahiptir. İşte ikinci kere doğmuş insan, bilge çocuk olur. Bilge çocuk en üstün anlayışa sahiptir.