Birkaç yıl öncesine Kadar
Yapılan bir araştırmaya göre ülkemizde en çok üniversite kazandıran ilimiz Aydın şehri olarak tespit edilmiştir. Araştırmalar sonunda Aydın ilimizde kreş sayısının diğer illere göre daha fazla olduğu tesbit edilmiştir. Ve bu dönemden sonra ülkemizde kreş ve anaokulları sayısında devletimizin de teşviği ile hızlı bir artış gözlenmiştir. Öyle ya eğitimde 0-6 yaş grubunun çocuğun yapısının şekillenmesinde en önemli yaş kategorisi olarak kabul edersek kardeşlerimize çok büyük sorumluluk düşüyor, eğer aile bunu fırsata çevirebiliyor ise çocuğu için büyük kazanç , yok çeviremiyor ise çocuk ağırlıklı olarak kreş öğretmeninin elinde şekilleniyor ve bu çok büyük kayba dönüşüyor çünkü anne ve babanın çocuğu ile geçirmesi vaktin, sıcaklığın yerini kreşler alıyor. Buda ilelerleyen yaşlarda çocuk ile aile arasında kopukluklara neden olacak. Kim bilir anne ve baba yaşlılığını huzur evinde gecirecek.
Artan kreş sayısı ve bu doğrultuda huzur evlerinin sayısında da hızlı bir artış mevcuttur.
Maalesef ki huzur evi ziyaretlerimde daha çok eğitimli insanların anne ve babasının ikamet ettiğine şahit olmuştum o zaman bu iste bir yanlışlık var diye de düşünmekten kendimi alamadım.
Kıymetli yazar sayın “Doğan CÜCEL" oğlunun değerler eğitimi vurgusundaki örneği hep aklıma gelir.
Bir seminerinde sahneye bir parça ekmek bırakır ve salondan rastgele öğrencileri çağırdı ve evlâdım bu ekmeğe basar mısın? Dedi ve aldığı cevaplar hep hayır yönünde oldu. İste bu değerler eğitimdeki vurgu çocukların karakter eğitimi ve değerleri ne kadar çok işler ve anlatır isek neslimiz bir o kadar bilinçli yetişecektir. Özümüz olan hoşgörüyü hayatımızda ilke edinmek elzemdir..