Doç. Dr. Havva ALTUNÇUL

Tarih: 14.05.2018 02:12

NE OLUYOR?

Facebook Twitter Linked-in

Değerli dostlar, yazıma bir soru ile başladım. “Ne oluyor?” Hepimizin ivedilikle başımızı iki elimizin arasına alıp düşünmeye ve bu soruya cevap aramaya başlamamız gerekiyor. Peki düşüneceğiz de ne olacak? İşte bu ikinci soruyu sorarak ne vakit kaybetmeye ne de motivasyonumuzu düşürerek karamsarlığa kapılıp yapabileceklerimizin önüne kendimiz engel koymayalım. İlk soruma geri dönüyorum. “Ne oluyor?”

Ülke gündemi hayli yoğun. Adeta sorunlar yumağına dönmüşüz. Ancak karamsarlığa yer yok. Aslında yapılacak iş çok basit. Öncelikle her kes toplumumuzla ilgili gördüğü tüm sorunları bir kâğıda not alsın. Kendi önceliklerine göre sıralasın ve hangisi için çözüm üretebilecek ve üzerinde yapabileceğiniz bir şeyler olduğunu düşünüyorsanız onu seçin. Üzerinde düşünmeye ve çözümün bir parçası olmaya, katkı sağlamaya çalışın. Çok güzel atasözlerimiz var. “Damlaya damlaya göl olur. Bir elin nesi var iki elin sesi var.” Bunları çoğaltmak mümkün. Her birimiz bir damla olursak, bu kuraklık sona erecek ve her yer yeşerecek, çiçekler açacak, oluşturduğumuz gölde çeşit çeşit canlılar hayat bulacaktır. İçinizden bunlar boş laflar diyenler olabilir. Son bir örnekle bunların boş laflar olmadığını ve harekete geçmemiz ve diğerlerini de harekete geçirmemiz gerektiğini ispatlamaktadır.

Sağır sultanın bile artık duyduğu İstanbul Küçükçekmece’de bulunan Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki 115 hamile kız çocuğu ile ilgili skandalın, ödüllendirilmesi gerekirken cezalandırılan İclal N.’nin bireysel gayretleri sonucu gün ışığına çıkmış olması yukarıdaki çağrımın boş laflardan ibaret olmadığını gösteriyor. İclal N sorunun değil çözümün bir parçası olmuştur. Kendisini görevini layıkıyla yaptığı ve toplumsal sorunlara duyarsız kalmadığı için cani gönülden kutluyorum. Bu değerli sorumluluk sahibi insan hakkında olumsuz ifadelerde bulunanları ise esefle kınıyorum.

Bu olay yalnız bu hastane ve 115 hamile kız çocuğu ile ilgili değildir. Öncelikle çok önemli bir toplumsal sorunun gün ışığına çıkmasına, tartışılmasına, bu çocukların yalnızlığının sona ermesine, kendilerine el uzatılmasına ve daha önemlisi yaşadıklarının normalmiş gibi gösterilerek kandırılan bu çocukların kendi gerçek durumlarının idrakine varmalarına, bu durumda olan başka çocukların bilinç düzeylerinin artmasına, çocuklarımıza bu kötülüğü yapanların yaptıklarının yanına kalmayacaklarının gösterilmesine vesile olmuştur. Dilerim ki toplum olarak bu sorunun takipçisi olup en ağır şekilde çocuklarımızı istismar eden ve görevlerinin gereğini yapmayanların cezalandırılmaları sağlanır.

Ben adli bilimler doktoruyum ve uzun yıllar adli genetik konusunda çalıştım. Bu olayla bize gelen bir olguyu hatırladım. Küçük yaşta hamile kalan ve düşük yapan bir kız çocuğu ile ilgili açılmış dava dosyasıydı. Çocuk yaşadığı ortam nedeniyle yaşadığı her şeyi normalmiş gibi algılamış ve tüm çocukça saflığı ile ifade vermişti. Çocuk bir sosyal hizmetler yurduna yerleştirilmişti. Kendisini ziyarete gelen kardeşleri çocuğa ifadesi nedeniyle annelerinin hapse gireceğini söyleyerek ifadesini değiştirmesi yönünde baskı yaptıkları kayıtlara geçmişti. Bunu şu nedenle anlattım. Bu çocukların “kendi rızamla” demeleri bir şey ifade etmez. Çünkü bunu ya yaşadıklarının tam algılanamaması, normal olmadığının bilincinde olmamaları ya da korktukları için söylemekteler.

Ben yukarıda sizlere önerdiğim yöntemi yıllar önce uyguladım ve kendime öncelikli olarak toplumsal değerlerimize sahip çıkmak, toplumsal bilincin oluşmasına katkı sağlamak, bir akademisyen olarak eğitim ile ilgili konularda katkı sağlayacak bir yol izlemekteyim.

Şimdi sizlerden de kendinize bir yol çizmenizi topluma olan borçlarınızı ödemek için görevlerinizi kendiniz belirleyerek, yerine getirmeye davet ediyorum. Burada en önemli nokta hukuk çizgisinden sapmadan, kaş yapayım derken göz çıkarmadan hareket etmektir. Her kes her hareketinden sorumlu olduğunun bilincinde ve topluma bir değer katarak hareket etmelidir. Toplumsal değerlerimize sahip çıkmazsak, elimizdekilerin kıymetini bilmezsek toplum olarak kaybetmeye, yok olmaya mahkûm oluruz. Toplumsal doğrularda buluşmak dileğiyle.

Y. Doç. Dr.HavvaAltunçul

Adli Bilimler Doktoru

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —